Kuytu Otluk, İsyankar Ayaklar - 2

4 Haziran 2009 Perşembe

Tam 1 hafta oldu S.... babasını kaybedeli, ziyaret etmem gerektiğini düşünüyorum. Evine giderek ziyaret etme fikri kötü geliyor kalabalıktır düşüncesi yüzünden. Telefon etmeyi ve 5 - 10 dakikalığına dışarı çıkmasını teklif etsem daha iyi. Zor bir karar aslında. "Hayır gelemem" derse ya? Bu olumsuz sonucu dikkate almamam gerektiğini bildiğim halde üzülürüm sanırım.


Uzun süre dışarıda geçirecek boş vakti olmadığı için bir alt sokağında oturan teyzemlere gidiyorum o gün. Amacım belli, mahallede onu kısa süreliğine görmek için. Telefon açıp yakınında olduğumu söylemem gerekiyor ki, bir telefon hiç bu kadar zor olmamıştı. Cep telefonları da yaygın değil tabii o zamanlar sms falan yollasam. Yıl 1993 falandı yani ne internet yaygın ya da yok, ne de cep telefonu.

Onu her aramamda önce parmaklarım titrerdi, sonra içim. Kadife gibi bir ses. Sahi biraz ondan bahsedeyim önce. S..... ile biz 17 yaşımdaydım tanıştğımızda, o ise 21. Bir gazetede sayfa sekreterliği yapıyordu, şimdi o-ooo işlerini süper ilerletmiş. Akıllı çocuktu S.... belliydi başarılı bir işadamı olacağı. Esmer, sürmeli gözlü, biçimli dudaklı, buğday tenliydi. 180'di boyu, harika bir fiziği vardı. Yakışıklı mı? Evet, çok...

Daha ilk tanıştığımız gün inanılmaz bir çekim oluşmuştu aramızda. Biz o çekimle 8 yıl boyunca devam ettik birlikteliğimize. Kişinin unutamadığı bir partneri olur ya hani, işte o unutamadığımdı benim. Neyse konumuza dönelim.

Telefon etmeye karar veriyor ve numarayı çevirmeye başlıyorum. 653 .. .. daha dün gibi aklımda numarası bile :)

Ben - Müsait misin? (telefonu o açar tesadüf)

S.... - Evet, evet müsaitim.

Ben - Fazla vaktini almayacağım, teyzemlerdeyim Şirinevler'de kısa bir süreliğine görüşelim diye aradım. Var mı o kadar vaktin?

S.... - Tamam iyi olur ev kalabalık bunaldım bende. Caddeye gel çıkıyorum hemen.

Buraya kadar güzeldi, sanki o da arasa görüşsek diye bekliyormuş.

Henüz 15 gün falan olmuştu görüşmeyeli ama yaşadığı üzüntü nedeniyle kilo vermiş olduğunu fark ettim hemen. Yüzü solmuştu. Beni görünce çok sevindi, iyi ki geldim ve aradım diye geçirdim içimden. Yürürken bir yandan da sohbet etmeye başladık. Konuştukça iyi hissettik kendimizi. Yalnız bir tuhaflık vardı, yürüdükçe yapışıyorduk adeta. Yanyana, daha yanyana, daha daha yanyana. Aramızda boşluk yoktu şimdi, sarıldıkça sarıldık. Bir yerde oturma fikri aklımıza gelmemişti, yürüyoruz Ataköy'e doğru. Sanki saatlerce yoldaydık.

Ben - Nereye gidiyoruz biz?

S.... - Bilmiyorum. Ama kaybolmayız meraklanma.

O da bilmiyordu geçekten. Yine ve yeniden ayaklarımızın oyununa geliyorduk sanki. Bir tarafımızda Ataköy'ün o süslü püslü siteleri, diğer yanımız dikenli tellerle çevrilmiş otluk, ağaçlık bir alan. Hani böyle tellerle çevrili alanlarda görürüz bazı yerleri kesik olur tellerin, öncesinde birileri o yasak alana girmek için kaldırmıştır o engeli. Kesilmiş telli bölümlerde çıkıyor karşımıza arada. Gözüm takılıyor, aklım çok fena. Arzularımın oyununa geldiğimi fark ettim.

Yürümeye devam ediyoruz bir yandan da.

Beni çok özlediğini söyledi aniden. Bende onu çok özlemiştim. Yaşadığı sıkıntılı günlerden sonra deşarj olmaya ihtiyacı olduğunu hissettim. Yürüyoruz, yürüyoruz. Sonra birden bire yine telleri koparılmış ya da kesilmiş bir alan çıktı önümüze. Durdum önünde ve gözlerine bakıp salise kadar kısa sürede uzun uzun düşündüm ve elinden tuttuğum gibi çektim sanki bizim için açılmış olan tel boşluklarından içeri. Her yer ağaç ve dizlerimizin boyunda otlarla dolu. Bundan daha iyi bir mekan olamaz o an için. Kalbim çıkacak gibi çarpıyordu, onun da öyle. Bacaklarımın dolandığını hissettim artık yürümekte zorluk çekiyorduk her ikimizde. Az daha içeriye gittikten sonra o çok özlediğim güzel ve sert dudaklarında buldum ağzımı ve dilimi. İki deliydik biz şimdi. Biz belki kimseleri göremiyorduk ama karşımızda dev gibi dikilmiş olan sitenin üst katlarında bizi görenler oluyordur belki de. Kimin umurunda?

Orada ne kadar ilerletilirse sevişme o kadar ilerletmiştik. Yani sonuna kadar. çok çabuk olup bitmişti her şey. Mutlu ve şaşkındık. S.... daha da şaşkındı. Gözlerinde ki ifade şu an bile aklımda.
Altımızda ezilen otların kokusu hala burnumda.
Cesaretime ve cesaretimize hayran kalmıştık. 5 - 10 dakikadan daha da uzun sürmüştü görüşmemiz, güzel bitmişti. Sadece S.... değil ikimiz de deşarj olmuştuk... Yapılan bu güzel ve tehlikeli kaçamağın sonunda ikimizinde yüzüne bir utangaçlık oturmuştu. Çok mutluyduk, çok...

0 Fikir Beyan Eden:

About This Blog

  © Blogger template Writer's Blog by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP