İsyankar Ayaklar 1

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Bir teras kafede, bir kadın ve bir adam. Konu çok kritik. Dışarıda bir yağmur bir fırtına, konuya fon olmuş adeta.



Adamın gözleri, kadının gözlerinde dudaklarında ve çoğu zaman her yerde. Kadınınsa ondan bir farkı yok. Kadın adama hayran, adam kadına. Kadın sırılsıklam, adam tedirgin ve sert hallerini gizleme çabasında. Aradaki enerjinin adını yıllar önce “Tutku” diye belirlemişler. Yıllardır yaşıyorlar bu tutkularını. Çok özel, ateşli, buram buram seks kokan tutkularını. Bir kez bile “seni seviyorum” denmemiş. Sevmişler dememişler. Geleceğe yönelik planlarının içinde ikisi de yer almıyor. Gittiği yere kadar denilmişti, hala gidiyor. İlk günkü heyecanı ve hazzı yanında taşıyarak.

Konu önemli demiştim ya hani önemliydi gerçekten. Yıpratmıştı bu ilişki onları. Otel köşelerinden mi sıkılmışlardı, yoksa ihtiras mı çok gelmişti onlara? Yıllardır aynı duyguların hükmünü yaşıyorlardı…


Konuşulur tartışılır saatlerce. Konunun içinde yokturlar çoğu zaman. O konudan uzak oldukları zamanlarda adam kadının içindedir, kadın adamın dışında…


Gereği düşünülmüştür, görüşülmeyecek (istemeye istemeye) artık. Mutsuz her ikisi de, huzursuz. Ellerinden en değerli oyuncakları yitip gitmiştir, sahte gülümsemeler suratlarında. Epey geç olmuştur vakit. Vakit gitme vaktidir, dünyayı kamufle eden karanlık girmiştir devreye. Belki de beklenen budur farkında olmadan. Karanlık… Kafeden çıkılır. Konuya fon olan yağmur tüm şiddetiyle devam etmekte. Bir tuhaflık mevcut, bir aykırılık. Ayaklar isyankar, gidilmesi gereken yere değil, tam aksi yöne götürüyorlar sahiplerini. Terasın en dip köşelerine.


Kadın şaşkın, adamın aklı karışmış.

Kadın ıslaktı, artık adam da sırılsıklam. Harlanmış vücutlarını yağmura sunarak devam ediyorlar o en dip köşeye ulaşmak için. Duvar davetkar, bekliyor onları. Yağmur devam etmekte inatla üzerlerine. Kenetlenir dudaklar, sert ve şehvetli. Belki de hayatlarında hiç öylesine öpüşmemişlerdi. Islak ve tuzlu. Yağmurun toplayıp o ihtiraslı kavruk dudaklarının arasından geçirdiği tatlarını hiç tatmamışlardı belki öylesine. Sarılmalar yetersiz, öpüşmeler de. Artık vücutlarda kenetlenmeli. Birbirini tamamlamalı vücutlar. Düğüm olmalılar...

Korkusuzca gitmektedirler ileri, daha ileri, daha da ileri….. Nihayetinde sıvıları karışmıştır birbirlerine. Kadın mutludur şimdi, adam da. Tekrar öpüşürler, an’ın son öpüşmeleridir bunlar. Dudaklar mutlu ve asi…


Bir korku yerleşir sonra içlerine…

S….. – İnanamıyorum kendimize. Nedir bu bizi ele geçiren duygunun adı?

Ben bu soruya cevabımı sert bir öpücük ve temasla veriyorum. “Gidelim” diyorum gidelim.


Bacaklarım titriyor, ayakta duramayacağım daha fazla.

S…. Sorguluyor hala, Nasıl geldik biz buraya?

Ben – İsyankar ayaklarımız sayesinde…


Ve sonrasında asla kopamayacaklarını anladılar... Yanılmışlardı...

0 Fikir Beyan Eden:

About This Blog

  © Blogger template Writer's Blog by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP