KUMDAN BEBEKLER

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Kızgın güneşin altında yatmaktadır Kum Kadın … Güneşin kızgınlığından ziyade, içinde ki boşluktur yakan kadını.

Etrafta kimseciklerin olmadığına inanarak sadece içindeki boşluğa yönelmiştir. Aklı ona büyük oyunlar oynamaktadır o an…
Etli ve biçimli dudakları var kadının… Koyu siyah gözleri… Cezp eden iri, dolgun göğüsleri… Kalçaları şuh, hele yürürken…
Sırtüstü uzanmış kadın kumlara, göğüsleri dimdik. Elleri iki yanında… Aşka ve heyecana aç bir şekilde, parmaklarını üzerinde dolaştırdığı kumlarla mutlu etmeye çalışıyor kendini. Avuçluyor, sıkıyor ve mıncıklıyor. Avuçluyor, sıkıyor ve kum kaplı zemine bırakıyor tekrar.
Vücudu, nedenini bilmediği bir gücün etkisinde yanıyor ve kavruluyordu kadının. Yanı sıra bacak araları ıslanmaktaydı. İçindeki ihtiras dayanılmaz bir halde, aklı karışmış. Neredeyse karşısına çıkacak olan ilk erkeğin ırzına geçecek hale gelmiş. Avuçluyor, sıkıyor ve mıncıklıyor, uzun süreden beridir devam ediyor böyle yapmaya....

Kadının hemen ilerisinde kendisini şehvetle izleyen Kum Adam vardı bir de. Uzun boylu, geniş omuzlu, kas yığını değil ama güzel vücutlu, biraz etli dudakları ve çıkık poposu ile yakışıklı sayılacak ölçüde bir adam.

Adam kadını nicedir uzaktan izlemekte ve bir yandan da dikkatini nasıl çekeceğine dair fikirler üretmekte… Kadını gördüğü anda aklından geçirdiği tek şey, bu harika varlığı bir an önce becermek olmuştur.

Diğer yandan haberdar değil hala kadın izlendiğinden. Bu nedenle umursamaz ve davetkâr tavırlarla (farkında olmadan) devam etmektedir kumlarla sevişmeye…

Kum Adam kadını izledikçe kasıklarının sancısı artıyor. Kabaran yerlerini okşayarak bastırmaya çalışıyor ve hala kadının dikkatini nasıl çekebileceğine kafa yoruyordu. Kadının içinde olmanın vereceği zevki düşününce karnı ile midesi arasında ince bir sızı hissediyordu…
Yere dudakları, göğüsleri ve vajinasını da belirlediği bir kadın resmi çizdi. Aceleyle üzerine uzandı ve bastırdı kasıklarını kızgın kumlara. Ama nafile… Sertleşen penisi dimdik olmuştu artık ve ilacı, kadının vücudunun her bir santimetresinde saklıydı. Teninde, terinde, dudaklarında, göğüslerinde, güzel boynunda ve ipeksi vajinasında kısaca her yerindeydi ilacı adamın... "Ahhhh" iç geçirdi adam bunları düşününce ve çektiği eziyetle yerinden kalkıp, hızlı ve koşar adımlarla attı kendini serin sulara.
O da ne? Ayak seslerini duyarak irkildi kadın. Sesin geldiği yöne bakınca gördü Kum Adamı ve ilk dikkatini çeken mayosunun önündeki gizemli ve vahşi duran penisi oldu... Gözünü alamıyordu, yüz üstü dönüp kalçalarını havaya dikerek uzandı bu sefer ve izlemeye koyuldu adamı.... Kafasında, türlü senaryolar yaşamaya başlamıştı kadında...
Kısa bir süre sonra;

Üzerinden berrak su damlacıkları süzülerek çıktı adam kıyıya… Kum Kadının dikkatini çekmeyi başarmıştı artık. Kendisinden etkilenmiş olduğu besbelliydi göğüsleri daha da dikleşmiş, göğüs uçlarının iri üzüm taneleri gibi olması dikkatinden kaçmamıştı. Kum Adam, kadının o muhteşem memelerini avuçlarında, o iri üzüm tanelerini de dudakları ve dişlerinin arasında hayal etti bir an. Dayanamayacağını düşündüğü esna da (bu seferde) kadın yerinden kalktı ve hızla attı kendini serin sulara…

Kum Kadın yüzerek kayalık bir burna doğru ilerlemeye başladı. Gittikçe gidiyordu. Durumun farkına varan Kum Adam kadını gözden kaçırmaktan korkarak alelacele sigarasını ve çakmağını bir poşete koyup mayosunun kenarına bağlayarak kadının ardından attı kendini sulara. Yazık ki kadın görünürlerde yoktu, kuş olup uçmuştu sanki. Daha seri kulaç atmaya başladı adam, tedirgindi. Çok sürmedi kayalarla buluşması. Sıkıca bir kayaya tutunup çıktı kıyıya, sağa sola ve dönüp dönüp endişeyle denize sıkça bakındı, malesef yok kadın.
Etrafı kolaçan eden Kum Adam kadının orada olabileceğini ümit ederek bulduğu boş bir mağaraya bakınıp, içeride kimsenin olup olmadığına dikkat verdi. Ne bir ses vardır, ne nefes. Karanlıktır mağara...

Poposunu incitmeyeceği bir yer seçti gitti ve oturdu ümitsizlikle. Şortuna iliştirdiği poşeti alıp, sigarasını ve çakmağını çıkardı içinden… Bir dal çekti yaktı hırsla. Kadının kokusunu alıyordu, deliye çevirdi bu koku onu.

O esnada kadın erkeğin yaktığı sigaranın kokusunu ve belli belirsiz çıkardığı sesleri duydu ve uygun bir delikten dışarı baktı, gelen o adamdı. Garip bir haz hissederek, dışarı çıkmaya karar verdi ve çıktı.
Şaşkınlık, sevinç ve heyecan yaşadı adam kadını görünce. Adama yaklaştı. Adam kadının gözlerinin içine baktı, bir sigara da ona uzattı.
Kadın etli dudaklarının arasına alıp sigarayı, adamın oturduğu yere eğildi. Kadının göğüsleri diriydi, adam nefis bir koku duymuştu, başı döndü o kokudan. Bir an gözleri takıldı ama sigarayı da yaktı hemen. Elleri titremekteydi... Kadın elini tuttu adamın. Yanan sigarası ile tam karşısına geçerek bağdaş kurup oturmuştu kadın. Şimdi göbeği, kalçaları ve göğüsleri tam da adamın görebileceği hizadaydı. Adam kadının bacaklarının arasındaki o muhteşem görüntüye baktı, zaten sudan çıkmış kadın, bir şey fark edemedi ama şişkinlik gözünden kaçmamıştı.
Bir kaç nefes çektikten sonra kadın sigarasını adama uzatır, adam kadına verir içtiğini “böylesi daha güzel” der kadın.
Sonra yerinden kalkar ve adamın elinden tutar, mağaraya doğru yönelirler. İkisinin de kalbi yerinden çıkacak gibi atmaktadır. Mağaraya atılan ilk adımda kadın adamı sertçe duvara yaslamış ve dudaklarına yapıştırmıştır etli dudaklarını. Dil ve dişlerini kullanarak sertçe öpüşmeye başlamışlardır. Kadın adamın kısacık saçlarını takıp ellerine çekiştiriyor, adam iki eliyle kadının poposunu kavramış, kasıklarına bastırıyordu. Uzun, uzun öpüştükten sonra ani bir hamleyle adamın şortuna yapışıp, güzel poposunu açıkta bıraktı kadın. Adamın erkekliğini kavradığı gibi güzel dudaklarından içeri aldı. İsteyerek, büyük bir şevkle... Ustaca ileri geri yaparak, dili ve dudakları ile sıvazlamaya başladı penisini. Adamın erkekliğini emdikçe iştahı kabarır kadının. Sulanır, sulandıkça sulanır, sulandıkça sulanır kadın. Kadının ağzında patlamayı engellemeye çalışmak için olduğu yere yığılır adam. Artık sert olmuştur hamleleri her iki Kum bebeğinde. Adam daha fazla dayanamaz ve yırtarcasına çıkartır kadının bikinisini. Göğüs uçları hala üzüm tanesi kadardır kadının. Şehvetle alır dişlerinin arasına. Birbirlerini, kanatırcasına ısırmaya başlamışlardır artık. Doğa onları ateşlemiş, onlar ise aralarında kural olmaksızın bu ateşlenmenin hazzını yaşamaya karar vermişlerdir. En hassas noktalarını okşuyor, birbirine karışmış olan kokularından dolayı baş dönmesi yaşıyorlardır. Adam kadının bacaklarını omuzlarına alır ve kadının ıslak sertliğine hafifçe değdirir dudaklarını. Nefistir.... Kadından çıkan her inilti adamı o sertliğe daha da, daha da çok gömer... Dili içindedir kadının. Tadı ekşimsidir, kokusu baştan çıkarır. Dayanmakta güçlük çeker adam. Ansızın kadının üzerini örter ağır bedeniyle. Adamın ağırlığı kadını daha da baştan çıkarır. Çok fazla istemesine rağmen hemen içine girmeyi düşünmüyordur adam. Elinde tuttuğu penisini kadının vajinasının ve klitorisinin etrafında dolaştırmaya başlar. Kadın inleyerek - Hadi s.k beni- diye yalvarır adama –Hadi, hadi-. Sıvıları karışmış ve kayganlaşmıştır sürtündükleri nokta. Adam sürtünür, sürtünür, sürtünür ve artık içinde olmayı ister, tek hamlede kuytuluğuna atar kendini kadının. Aynı anda kadından yükselen zevk çığlıkları yankılanır mağarada. Adam oldukça güçlüdür, kadının içini dövdükçe kadın zevk çığlıkları arasında kendini kaybetmektedir. Adam girer, çıkar, döver. Kadının göğüsleri iner çıkar... Tekrar boşalmamak için dayanılmaz bir güç sarf ederek çıkarır penisini içinden kadının. Zor olmuştur bu adam ve kadın için. Şimdi sokacağı yer yine kadının o güzel dudaklarıdır. Ama bu sefer ters döner ve kendiside kadının o gizemli deliğine sokar dilini. Hızlı ve şehvetle birbirlerini emerler. Yaşadıkları hazzın tarifi yoktur, daha fazla dayanamazlar bu zevke. Ve içerler birbirlerini, içerler, içerler... Birbirlerinin içine aktıkça erir Kum Kadın ve Kum Adam.... Akarlar, içerler ve erirler... Akarlar, içerler, erirler...........

Aktıkça azalır, azaldıkça biterler...
Artık bir kum yığını haline gelmiştir her ikisi de. Zevkten erirler… Erir ve Ölürler....


P.S; Ayıp; Tanımlanamayan kelime... Yazarın ayıbı yoktur zira...


0 Fikir Beyan Eden:

About This Blog

  © Blogger template Writer's Blog by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP