jazz fusion
1 Temmuz 2009 Çarşamba
..sonra bir kıvılcım çaktı kafamda. güldüm..
ellerimle omuzlarını okşadım. kaslarını ve kemiklerini tanıdım yine. kollarından sırtına aktım, dudaklarına döküldüm. boynu tutku tadıyordu, kokusu değişilmezdi. yatağa itekledim. ateş yakmaya çalışan ilkellerdik. çenesini parmaklarımla kavrayarak ruhunu çekiyordum içime. sonra kemerine uzandım, armızdaki engel bir parça kumaştı. yarı sert organında bir bebek uysallığı vardı daha. gözleri hafif ıslak bir bebek diyelim. yeterdi artık, çekip çıkardım tişörtünü. esmer bir ova uzanıyordu karşımda. topraklarında koşturduğum eşsiz bir diyardı burası. hiçbir noktayı atlamadan kokladım kaynağa varana dek. farklı olsun istemişti bu sefer.
öptüm, kokladım, yaşlarını dilimle temizledim. o masum bebek gözlerimin önünde etten bir hançere dönüştü. sonra üzerine yattım, o kadifemsi vadiye. ellerimin kontrolü yoktu. sıcacık bedeninde yüzüyordum kulaç kulaç. dudaklarımız dillerimizi bağlayan birer kanaldı. gözlerimiz bir kapalı, bir açık. sıra dışı bir durum yoktu halbuki. marjinalliği kendisi katıyordu terli ortamımıza. yer değiştiriyorduk sonra. yer gök oluyordu, hayır hayır, gök yerle bir oluyordu. gök yoktu ütopyamızda
"istiyor musun?"
nasıl bir soruyduysa bu.. gözlerinde haklı bir usanmışlıkla süzdü zavallı bedenimi. en gereksiz saniyeler pozisyona karar verirken gidiyordu bu anlarda. =) onu da bulduk. yavaş olmalıydı bu an, canını yakmak beni de acıtırdı, canı yanınca içindeydim. değişivermişti birden dengemiz. şimdinin doğası kendine münhasırdır. deneysel bir jazz fusion parçasıydı ritimlerimiz. tekdüzeliği yoktu, değişiyordu işte. sonra..
0 Fikir Beyan Eden:
Yorum Gönder